'istanbul escort'

partner bayan

masöz bayan aylin

24 Haziran 2013

Merhaba Ben Masöz aylin istanbul avrupa yakasında kendi yerimde masaj hizmeti vermekteyim. masöz lüge yeni başladım uzman masöz olarak hizmet vermekteyim. Eğer günün stresinden bunaldın ise kendini ödüllendirmek istersen randevu almak için iletişime geçebilirsiniz.sizlere gunun stresınızı yorgunlugunuz ,,alıp kuş mısalı ugralayacagımdan emın olun  benı tanıyan benden  vazgecmeyeceksınız..

“Düzgün adam”, adam mı?

19 Haziran 2013

“Düzgün adam”, adam mı? Eyvahlar olsun! Düzgün adam diye diye ayvayı yediği- mizin resmidir. Anneannelerin gençliğimizi tükettiği yetmiyormuş gibi, pırtladı pırtladı şimdi de Internet’te “www.duzguna- dam.com.” pırtladı. Buyurup buradan yakalım dedik, siteye kaynadık tabii. Bakın siz şu düzgün adamın tarifine. Iyyy, tüylerim şim- diden diken diken valla. Anneanne top3, düzgün adam tanımında kafadan liste başı; geleceği parlak iş, hava atılası bir eğitim ve dolgun cüzdan. Peşinden iyi otomobil (yani cip), düzgün fizik, marka ve moda kılıklar, temiz ve bakımlı olmak, haftada bir saç tıra- şı (diş ipi yoksa kavga ederiz), sporcu, sosyal, hayvanları seven, Latin, klasik ve jazz başta olmak üzere geniş bir mü- zik yelpazesine sahip (Sezen Cumhur Önal gibi), üstüne bir de salsa, samba, tango kıvırtmakta kusur etmeyen (Tolga- han gibi), iyi seks yapan; o da yetmiyor, aldatmayan falan da filan… Hazır ayaktayken üç su yerleri silip ütü de yapsın bari. Bu ne be? Paket güzel de, içi

muzlu pasta 6-

29 Mayıs 2013

muzlu pasta  6- Neleri Dert Ediniriz? —    Ben ona “Aşkım” yazdım, o bana cevabında “Canım” dedi. Acaba çok mu anlam yükledim? Aynı şeyleri hissetmi- yor muyuz? Belki de hissetmiyoruz ve beni frenlemek isti- yor… —    Nereden çıkarıyorsun bunları canım yaaa… Belki işte başı çok kalabalıktı ve bir çırpıda yazdı… Bence boşuna endi- şeleniyorsun… Hem zaten erkekler bizim kadar duygu yüklü olamıyorlar, canım-cicim yapamıyorlar ki… —    Ama bak bitirirken ben ona “Muckssssssssssss” yazmış- tım, o bana “Öptüm” demiş…. Yok yok, beni sevmiyor gali- ba… Üffffff… Daha Daha Neler Konuşuruz? —    İlk g-sfringimi 96 yılında giymiştim. —    96 mı? O zamanlar g-string var mıydı ki? Ben sanıyorum 99’da filan giydim… —    Vardı vardı ama yeni çıkmıştı. Öyle çok yaygın değildi. Nasıl rahat ettim, anlatamam. —    Ay gerçekten çok rahatlar. Şimdi eski tipler bana baba- anne çamaşırı gibi geliyor. Giyenleri resmen küçümsüyorum! —    Sen her gün mü giyiyorsun? Ben periyodik günlerde ra- hat

muzlu pasta 5-

     muzlu pasta  5 OTUZ YAŞLARINDAKİ KADINLARDAN BERABER VE SOLO SÖYLENMELER-l Şunun şurasında, topu topu birkaç başlıkla biz otuz yaşla- rındaki, kariyer sahibi ve bekâr kadınları tanımak mümkün mü? Bence değil. iyisi mi, bizleri daha iyi tanımanız için size günlük hayatta neler konuşuruz, kafamızın içinden neler geçiririz; biraz daha ipucu vereyim. Artık, varın siz anlayın biz nasıl kadınlarız! Araba Kullanırken Aklımızdan Neler Geçer? 4 4 4 —    Şu sağdan-soldan geçen arabalara nasıl görünüyorum aca- ba? Ben tüm bu şarkılara eşlik ederken onlar, “Kıza bak, kendi kendine konuşuyor,” mu diyorlardır? Hele hele oturduğum yerde şu fıkır fıkır dansedişime, direksiyonumu darbuka misali dumtı- kı dumtıkı çalmama ne demeli? Kesin bu deli diye düşünüyorlar- dır… Amaaaaannn kimin umurunda? Boşversene kızım, sen key- fine bak! Hem böylece güne de iyi başlamış oluyorsun, işe gider- ken lay lay loy loy keyfini buluyorsun. —    Yalnız böyle keyif meyif derken dünyada ne gelişmeler olu- yor hiç haberim

muzlu pasta 4-

muzlu pasta  4- KIZ MUHABBETLERİ “Kullandığınız kelimeler, nasıl yaşayacağınızı belirlerler.” Yunan Atasözü a)    Ekonomi b)    Politika c)    Dekorasyon d)    Yemek tarifleri e)    Hiçbiri Bildiniz! Bunlar, “kız muhabbetlerinde en çok ne konuşulur?” soru- sunun çok seçenekli cevaplarıydı. Doğru cevap da hiç kuşku- suz “e” şıkkı, yani “Hiçbiri” idi. Tamam. Böylece, kız muhabbetlerinde ne konuşmadığımızı söyle- miş oldum. E ne konuşuyoruz o zaman? Erkekler… İlişkiler… Erkekler… İlişkiler… Erkekler… Haftanın beş günü, günde minimum sekiz saat çalışıyoruz. Hayatımız enflasyon tahminleri, kur varsayımları, ithalat mev- zuatındaki değişiklikler, A tipi fonlar, B tipi fonlar, C tipi fon- lar arasında geçiyor. Bizler iş kadınlarıyız. Makro düşünür, mikro uygularız. İş- lerimizde uzmanlaşmışız, çok iyi işler ortaya çıkarırız.Ama biz kadınız! Süslü unvanlarımız ve başarılı kimliklerimizin arkasında her birimiz birer kadın. Duygusalız. Süslenmeyi, iyi giyinmeyi, güzel olmayı ve beğenilmeyi çok severiz. Gezip tozmaya, eğlenmeye bayılırız… Sevgililerimize taparız. Hal böyle olunca da, ne enflasyon ne de İMKB, gerçekte il- gimizi

muzlu pasta 3-

muzlu pasta 3- — Boşveeeeeeeer… Ben diyordum sana, o adam beş para et- mez diye… Yok yok, belliydi… Ben o hareketinden anlamıştım zaten… Çok iyi yaptın! Sürtülsün burnu biraz! Bak filancanın sevgilisi de çok çektiriyordu kıza… Terk et dedik, terk etti… Şimdi adam kızın altına arabayı çekti, yüzüğü de taktı! * En nefret ettiğim durum nedir, bilir misiniz? Kuaförde bir sürü işkenceye tabi tutulur ve sonunda dışarı tamamen “sıfırlanmış” olarak, pırıl pırıl çıkarsınız. Sanki artık ömrünüzün geri kalan kısmını böyle geçirecekmişsiniz gibi. Ancak bu bakımın üzerinden daha bir gün bile geçmeden pırıltı hemen sönmeye başlar. İlk gün saçın fönü, üçüncü gün ojeler bozulur; yedinci günde tüyler tekrar baş gösterir ve pü- rüzsüzlük hissi kaybolur. Sanki boşa kürek çekiyormuşuz gibi, aynı terane tekrar başlar… Peki bu bakımsal durumlar kuaförle biter mi? Kesinlikle hayır… Kimi zaman çamurlara bulanır, kimi zaman naylonlara sa- rılır, kimi zaman oranıza buranıza elektrik kabloları bağlanır, kimi zaman

muzlu pasta 2-

muzlu pasta 2- —    Doğru, en mantıklı olanı buydu zaten.. İki saattir tartışı- yoruz, printer honveyör girişinde olursa süreç daha hızlı işler. Arkadaşım yine kulağıma eğildi: —    Şuna baksana! Açık renk ruj hiç iyi gitmemiş… Bence koyu renk sürse daha hoş olurdu! Baksana kırk yaşında ama yüzünde tek bir kırışıklık bile yok! Acaba ben mi yanlış görü- yorum? Sen de baksana, ışıktan mı böyle gözüküyor? Yok ca- nınım, tek bir çizgi bile yok. Taş gibi bir cilt. Kırışıksız da olu- nabiliyor demek… Ben kırkıma geldiğimde nasıl olacağım? Yediklerime çok daha dikkat etmem lazım. Öğlen yemekte bol salata yiyeyim bari… Şu abur cuburu artık kesmeli… Offf.. Şimdi yine sadece salata diye niyetlenip tüm çeşitlerden dol- dururum tepsiye. Sahi yemeğe ne kadar kaldı? —    Saat 11.30. Daha bir saat var… Ben de atmam gereken maili atamadım hâlâ! Toplantı bir an önce bitse de işimi hal- ledebilsem! Arkadaşıma laf yetiştirmeye çalışırken; katılımcılardan bi-

muzlu pasta 1-

TOPLANTILAR MOPLANTILAR Düşüncelerle oynuyordu… Onları havaya fırlatıyor, değiştiriyor, elinden kaçırıyor, sonra yakalıyor; imgelerle onları yanar döner yapıyor, paradokstan kanatlar takıp uçuruyordu. Oscar Wilde Şimdi günler nasıl geçiyor derken, haftanın minimum beş gününü geçirdiğimiz iş yerlerimizdeki en büyük faaliyetimiz olan toplantıları mercek altına almamak olur mu? Olmaz! Bazen bütün gün geçer o toplantılarda, biri biter diğeri başlar. Ama bazen ortalık sakindir. Ajanda o gün boştur. İnsan boş hisseder kendini, sanki bir işe yaramıyormuş gi- bi… Çoğu zaman şikâyet edilir, “Ömrümüz toplantıda geçiyor, ne zaman iş yapacağız biz?” denilir. Ama toplamışız bir gün olduğunda da durum garipsenir. O toplantılar arası koşturmaca farkında olmadan bizi daha verimli kılar aslında. Aksi durumda gevşenir… Bir yerde okumuştum, “Dikkat en fazla yirmi dakika topla- nabilir,” diye. Gerçekten aralıksız yirmi dakika dikkat topla- nabiliyorsa bravo vallahi! Çünkü biz otuzlu yaş kadınlarının beyinleri öyle bir çalışıyor ki, bir yandan o toplantıları idare ederken, diğer yandan kafamızın içindeki diyaloglara

Türk erkeğinin romantizm şifresi

24 Mayıs 2013

Türk erkeğinin romantizm şifresi Müjdeler olsun! Tarihin en büyük romantik jestleri açık- lanmış. “Al sana bir kaya, nereye dayarsan daya” şekli… Biz iki “aşkım”lı SMS üstü bir tutam saç okşanmasına göbek atarken, bakın ünlü kısmisi manitalarına neler yapmış… Ben Affleck, Jennifer Lopez’e yüz beş bin dolarlık taşlı otu- rak almış. (Abartsaymış!) Sevgilisi lüks içinde şeetsinmiş! Victoria Beckham, kocası David Beckham’a elli bin dolarlık özel parfüm yaptırmış. (David’e canımız feda!) Eric Clap- ton, arkadaşı George Harrison’ın karısına âşık olmuş. Leyla ve Mecnun’dan esinlenerek ona “Layla” şarkısını yazmış. Ve en bombası; John Hammes karışma, ev işleri kolaylaşsın diye çöp öğütücüsü icat etmiş. Ey kızlar! Sevgilinizin yaptı- ğı en romantik hareket neydi? Soranm size. Biiipü! Düşün- dünüz ve kaybettiniz. Bizimkiler icat etse etse gol sayma makinesi icat ederler. Doğum günlerinde, evlilik yıldönüm- lerinde, Sevgililer Günü’nde falan, şanslıysaruz bir buket çi- çek sardınverirler. Ayrıca bunların doğum gününüzde bilgi- sayar, yılbaşında da printer alanları çoğunluktadır.

Kadınların “sen nasıl istersen tatlım” iktidarı

24 Mayıs 2013

Kadınların “sen nasıl istersen tatlım” iktidarı Bu kadınları çöz çözebilirsen… Huyumuz kurusun, lafı dolandırmadan rahat edemeyiz. Öyle pat diye, küt diye is- teklerimizi söyleyemeyiz işte. Bu bir ev de olabilir, akşama akrabalara misafirliğe gitmek ya da gezmekten nefret eden bir abiyi dört gece beş gün haldır haldır İtalya turuna gö- türmek de… Yeter ki konuya doğrudan girmeyelim. Nasıl mı? Misal, akşam yemeğe çıkacaksınız ve sevgilinize nere- ye gitmek istediğini sordunuz. Kadının ilk cevabı yüzde doksan “Bana fark etmez, sen bilirsin” olacaktır. Pek tabii ki bir kadına herhangi bir şeyin “fark etmemesi” külliyen yalandır, dolandır. Nereye gitsek? Ey erkek kişi, eğer bu cevabın altında kalırsan üç vakte kadar sana surat asma, offflama hatta hatta “Sen beni sev- miyosuuaaan” olarak geri dönecektir. Şimdi kadın “Fark et- mez” buyurdu ya, zavallı adam da mesela “Kebapçıya gide- lim o zaman,” der. Kadından cevap: “Ayyy, çok kokanz şim- di.” Erkek: “Peki pizzacıya gidelim?” Kadın yüzünü

Sayfa 12 of 39 1 10 11 12 13 14 39