muzlu pasta 2-

    Model Detayları

    • Kayıt Tarih: 27 Mayıs 2013 10:58:27
    • Bitiş Tarihi: Bu ilanin süresi doldu

    Model Açıklaması

    muzlu pasta 2-
    —    Doğru, en mantıklı olanı buydu zaten.. İki saattir tartışı-
    yoruz, printer honveyör girişinde olursa süreç daha hızlı işler.
    Arkadaşım yine kulağıma eğildi:
    —    Şuna baksana! Açık renk ruj hiç iyi gitmemiş… Bence
    koyu renk sürse daha hoş olurdu! Baksana kırk yaşında ama
    yüzünde tek bir kırışıklık bile yok! Acaba ben mi yanlış görü-
    yorum? Sen de baksana, ışıktan mı böyle gözüküyor? Yok ca-
    nınım, tek bir çizgi bile yok. Taş gibi bir cilt. Kırışıksız da olu-
    nabiliyor demek… Ben kırkıma geldiğimde nasıl olacağım?
    Yediklerime çok daha dikkat etmem lazım. Öğlen yemekte bol
    salata yiyeyim bari… Şu abur cuburu artık kesmeli… Offf..
    Şimdi yine sadece salata diye niyetlenip tüm çeşitlerden dol-
    dururum tepsiye. Sahi yemeğe ne kadar kaldı?
    —    Saat 11.30. Daha bir saat var… Ben de atmam gereken
    maili atamadım hâlâ! Toplantı bir an önce bitse de işimi hal-
    ledebilsem!
    Arkadaşıma laf yetiştirmeye çalışırken; katılımcılardan bi-
    rinin, “Her şey online basılsın! Her şey online basılsın!” diye
    odada çınlayan sesi, beni tekrar toplantının içine çekti.
    Yahu, en son bıraktığımda printeri konveyör başına koya-
    cak ve aplikatör almayacaktık. Aplikatör alımı niye tekrar
    gündeme gelmişti ki?
    Panik vaziyette konuşulanlara pür dikkat kesilip, arada ka-
    çırdığım noktaları yakalamaya çalıştım… Kafamda beliren so-
    ru işaretlerini soramıyor ve “Ya az önce biri sorduysa, rezil ol-
    mayalım şimdi,” diye düşünüyordum! Toplantının en zor,
    kendimi perişan ettiğim anlarıydı bunlar…
    Neyse ki vaziyeti toparlamam uzun sürmedi ve ben yine
    görüş belirtmeden duramadım tabii:Banu özdemir
    33
    —    Bcnce yine de en iyisi aplikalör kullanmayalım. Bu işi
    sadece printer\c çözebiliriz. Hem daha ucuz hem de çabuk bir
    çözüm bu…
    Evet, bu görüşün taraftarları tekrar ses vermişlerdi… Tar-
    tışmalar yine sürüp gidiyordu…
    Arkadaşım yine kulağıma offffladı:
    —    Saat 12.15 oldu … Bitmedi gitti toplantı! Acaba bir ka-
    rar çıkabilecek mi, yoksa yine bir sonraki toplantıya mı erte-
    lenecek? Şunun kıyafetine baksana Allah aşkına… Hiç o yeşil
    hırkanın altına o etek gitmiş mi? Bu ne zevksizlik? En az be-
    nim kadar kazanıyordur, neredeyse babaannesinden kalma kı-
    yafetleri giyiyor hâlâ… Bu insanlar kazandıkları parayı ne ya-
    pıyorlar? Ojeleri de bir felaket! Sedefli oje kaldı mı yaa? Üste-
    lik de o ne renk öyle, bej mi kahve mi? Of ben çok sıkıştım…
    Acil tuvalete gitmem lazım…
    Bir yandan arkadaşımın bu sözlerine kulak kabartırken, di-
    ğer yandan toplantıda tekrar gündeme gelen “aplikatör alımı”
    yüzünden için için homurdanıyordum:
    “Eyvah, yine birisi aplihatörleri sokuşturdu… Yahu ne gerek
    var aplikatöre? Ne lüzumsuz olacak? Hem bir tane değil, koya-
    caksak üç tane birden almamız lazım… Bu kadar bütçe var mı ki
    projede?”
    Arkadaşım toplantıdan iyice kopmuş, beni de kendisiyle
    birlikte sürüklemeye çalışıyordu:
    —    Sıkıştım.. Sıkıştım… Acaba müsaade isteyip kalksam
    mı? Ya ben gidip gelene kadar toplantı biterse? O zaman eşya-
    larımı da alıp çıkayım… Ama bu kez toplantıyı terk ettiğimi
    sanırlar. En iyisi eşyaları bırakıp hızlı hızlı gidip, geleyim…
    Ama, sanki bitecek gibi toplantı!34
    30 Mumlu Pasta
    —    İnsanlar da sıkıldılar… Biraz daha dayanalım. Ben de
    maili atamadım bir türlü… Yemekten sonra atsam, bu teklif ar-
    tık bugüne yetişmez. İş yine yarına kaldı…
    —    İyi ki bu çoraplan almışım… Gri eteğin altına desenli si-
    yah çorap çok yakışıyor… Alsam mı birkaç tane daha? Farklı
    desenlerden bulur muyum acaba? Bugün çorap da bakmayım
    bari… Ayyy… Ben çok sıkıştım… Patlayacağım!ORADAN ORAYA KOŞTUtfMAÇALAR
    “İyi yaşamak acele et ve şunu bil ki,
    her ğf*n başlı başına bir hayattır.”
    Seneca
    Bir verimsizlik var.
    Sürekli oradan oraya koştur dur, ama elde var sıfır.
    Yapılacak bir dolu işe rağmen, o kadar az zaman var ki.
    (Sadece kendimiz için yaşadığımızdan, bunun tam tersi olma-
    sı gerekmez miydi?)
    Listenin en başında da “bakımsal durumlar” tabii.
    Fön, manikür, pedikür, ağda, epilasyon… Bunlar büyük
    bir disiplinle, asla ve kesinlikle aksatmadığımız vazifeleri-
    mizdir.
    Haftada iki-üç gün mutlaka soluğu kuaförde alırız. Hatta
    bu işlerin her biri için farklı kuaförleri ziyaret ettiğimiz de
    olur. Kimi zaman kıtalararası yolculuk yapmaktan bile çekin-
    meyiz. Neymiş? Nesliş daha iyi yapıyormuş!
    Sıradan insanlar olarak kapısından girdiğimiz kuaförün,
    yine aynı kapısından, dünyanın en güzel, en seksi kadını eda-
    sıyla çıkarız. Saç-baş operasyonu sırasında karşıdaki aynaya
    bakarak; “fotoğraf veren top modeller gibi” pozdan poza gir-
    meyi de kesinlikle ihmal etmeyiz:)))
    *
    Bu kuaförlük zor meslek.
    Ellerin olduğu kadar dillerin ve hafızalann da çok gelişmiş
    olması gerekiyor. E kolay mı, her müşterinin hayat hikâyesini
    bilmek, dertlerine ortak olmak, onlara akıl fikir vermek…

    İlan ID: 416050c5c1b3269

      

    Bir Cevap Bırakın

    Yorum yazmak için giriş yapmalısınız.

    Genel Olarak Popüler Reklamlar