Erotik Hikayeler ❤️

Erotik Hikayeler

partner bayan

AŞKIN EVRELERİ

AŞKIN EVRELERİ Kime nerede, ne zaman ÂŞIK olacağımızı bilemeyiz. Böyle bir bilinç olsaydı aşk raflarda kalırdı, aranılan ve ar- zulanan olmazdı. Kimin evladı olduğumuz, hangi kültürde yetiştiğimiz, genetik kodlarımız ve karakter özelliklerimiz kime âşık olacağımızı belirleyen unsurlardır. Bu yüzden her karşımıza çıkana ÂŞIK olamayız. Aslında bir aydınlanma olan aşk, yıllarca kirlenen zihni- mizin aynı zamanda da ilacı oluyor. Gerçek AŞK insanı ken- di gerçekliğine götürüyor. Aşkın olmadığı zamanlarda insan sadece kendini ayakta tutacak şeylerin anlamlarını bilirken âşık olduğu zaman ilişkisi olduğu olmadığı onun için anlam ifade ediyor. İşte yaşamın tadı dediğimiz şey buradan geliyor. Birçok dinde, birçok dilde tüm âlimler Aşk’ı dizeliyor, resmediyor. Çünkü her ülke tarihsel aktarımında Aşk’ları, savaşları daha yoğun kullanıyor. Savaşın olduğu her yerde AŞK; AŞK’ın olduğu her yerde savaş oluyor. Beyin nasıl tam çözülemediyse AŞK da yüzde yüz bilinemiyor. Birçok başarı aşkla doğup bir çok hastalık aşkla iyileşebiliyor. Düşünsenize, âşık olan âşık olduğunun her noktasında hayat

DUYGULARIN RENGİ 7-

DUYGULARIN RENGİ 7- “Tanrıya şükür gelmiş!” Diğer kadın gülmeye başladı. “Carlton, Nick’lc bir iş meselesi hakkında konuşmak için Bermuda daki muhteşem bir plajdan beni buraya sürük- ledi.” “Carlton sırasını beklemek zorunda,” dedi Bebe umur- samazca. “Alcx ve benim burada olma sebebimiz de Nick. Alcx, uluslararası bir otel zinciri inşa etmek için Nick’lc konuşmak istiyor. İki haftadır Roma’dan Nick’c ulaşmaya çalışıyordu, fakat Nick telefonlarına cevap vermedi, biz de bu yüzden dün buraya geldik.” “Ericka’yı göremedim,” dedi diğer kadın. “Göremezsin, çünkü Nick onu buraya getirmedi… Onun yerine kimi getirdiğini görmek istiyorsan biraz bek- le.” Bcbe’nin görgülü sesindeki alaycı kahkaha, cümlesinin devamını getirmeden Lauren’ın kaskatı kesilmesine neden olmuştu. “Buna inanmayacaksın! On sekiz yaşlarında bir kız ve Missouri’dcki bir çiftlikten gelmiş. Nick bir saatli- ğine yanından ayrılmadan önce ona tek başına idare edip edemeyeceğini sordu…” İki kadın uzaklaştıkça sesleri du- yulmaz olmuştu. Bcbe’nin sözlü saldırısı Laıırcn’ı hem şaşırtmış hem de sinirlendirmişti, ama sakin bir

ALDATMAK – 1 –

ALDATMAK – 1 – Sevdiklerimizin ruhlarında oluşan anlık değişimleri, duygu sıçramalarını, her zaman çok da belirli nedenlere bağlı olmayan yakınlaşmalarını ve uzaklaşmalarını, bilinçlerinin alt kısımlarındaki ulaşılmaz bölgelere saklanmış arzularının değişik biçimlerde ve beklenilmeyen zamanlarda ortaya çıkışını izleye-bilseydik, herhalde sakın bir denizde sulann arasından aniden yükselen bir canavarı gördüğünde zavallı bir balıkçının hissedeceği korkuyu ve şaşkınlığı hissederdik. Ürkütürlerdi bizi. Hiçbir zaman başka bir insanı, o insan en yakınımız olsa bile, tümüyle tanıya-mayacağımızı, iki insanın arasında daima görülemez karanlık alanların bulunacağını, iki insanın asla tam anlamıyla bütünleşemeyeceğıni, kimseye kendimizi bütün açıklığımızla gösteremeyeceğimiz gibi kimsenin de kendisini bize bütün açıklığıyla gösteremeyeceğini fark edip, kendimizi bu dünyada yapayalnız hisseder, yüzünü gördüğümüz, sesini duyduğumuz, günlerce, aylarca, hatta yıllarca konuştuğumuz, birlikte en gizli zevkleri paylaştığımız birinin nasri olup da bize yabancı olabildiğini anlayamamanın çaresizli- ğini yaşardık. Bütün bunları bilebilseydik, en sevdiklerimize bile, en kısa ayrılıktan sonra dahi ‘kimsin sen’ diye sorma ihtiyacını hissederdik. Halûk, duyguların bu

YATAGIMDAKİ KADIN – 6 –

mıştı. Yavaş sesle: – Şüpheleniyordum, diye kekeledi. – Misis Thurston ile Fellovvs arasında bir şey olduğumdan değil mi? Williams: – Rica ederim!., diye müdahale etmek istedi faka! polis hafiyesi sözünü keserek: – Tahkikatımız için bu elzem dedi. Stall, aralarında bir şey olduğunu biliyordunuz değil mi? – Şüpheleniyordum Milord. – Bir susma payı alıyordunuz değil mi? Stall terbiyeli ve kibar bir uşak rolünü unutarak kızgınlığa kapıldı: – Yalan!.. Yalan diye bağırdı. – O halde doğrusunu siz söyleyin. – Mister Thurston’a yanından ayrılacağımı söylemiştim. /Ayın onbeşinde çıkıyordum. – Niçin? – Çünkü, sizin söylediğiniz mesele. Ben namuslu bir aıdamım. Böyle şeylerin geçtiği bir yerde oturamam. – Sonra’ne oldu? – Ben buradan gitmekle mirastan bana düşen hissetten mahrum oluyordum. Hanımım buna mukabil bana bir miktar fpara vermek istedi. – Hani şu ciddiye almadığırvz mirastan mı? – ıKflnd’ Aaoahatirrr yüzünden çıkmadığım için, benim hissemden mahrum olmamı istemiyordu. Site bir sterlinlik kağıtlardan mürekkep yüksek bir miktar

YATAGIMDAKİ KADIN – 5 –

– Bir sual sorabilir miyim? dedi. – Rica ederim. – Karınızın ilk kocasının ismi ne idi? – Burroughs! – Bu delikanlının ne olduğunu kimse bilmiyor mu? – Ben bilmiyorum. Mister Amarante, – Belki de ölmüştür! dedi. Lord Simon, – Belki de bu evin halkı içindir, dedi. Doktor Thurston itiraz etti. – İşte bu imkânsız, bu evdekilerin hepsini tanırım. – Olabilir. Fakat hakiki hüviyetini gizlediğini farz edelim. Mesela Tovvsend’i ne zamandan beri tanıyorsunuz. – Üç yıldan beri. – Strickland’ı? – Daha eskiden. – Onunla tanıştığınızı hatırlar mısınız? – Karım bir ahbabında onunla tanışmıştı. Onu buraya davet etti, sempatik bulduğum için ben de davet etmekte devam ettim. Biraz havai olmakla beraber çok iyi bir çocuktur. – Ya Norris. – O da karımın ahbabıdır. – Ya şoförünüz?.. – Bütün hizmetkârları karım tutardı. Evin idaresiyle o uğraşırdı. Fakat Lord Simon bu oğlanın sahte bir isimle burada bulunduğunu zannediyorsanız aldanıyorsunuz. O yıllardan beri ortada yoktur.

YATAGIMDAKİ KADIN – 4 –

Bu bir ilandı. (Satılık Otel ve Lokantalar.) – Entrika gittikçe çatallaşıyor, dedi. Gazete üç haftalık. Gazeteyi yerine bıraktı. Merdivenlerden inerken ne düşündüğünü sordum. – Henüz bir şey düşünmüyorum, dedi. Her taraf karanlık. Yalnız küçük bir ışık belirdi. Yavaş yavaş bu küçük ışık büyüyecek ve az sonra da Amarante’a her şeyi gösterecek kadar kuvvetli olacak! Nihayet Mary Thurston’un odasına girdik. Komiser Beef pencerede önünde bir koltukta oturuyordu. Amarante ölünün huzurunda hiç de hoş olmayan bir neşe ile: – OooL Beef de burada imiş! dedi. Bekçilik ediyorsunuz öyle mi? Odayı bir gözden geçirebilir miyiz? Beef, – Geçirebilirsiniz ama bir şeye dokunmamak şartıyla, dedi. – Peki, bu kadar sabırla ne bekliyorsunuz komiser efendi? – Ben mi?.. Raporumu verdim. Tevkif emrini bekliyorum. Amarante gayri ihtiyari gülümsedi. – Tevkif emrini mi bekliyorsunuz? İşte bu mükemmel!.. Demek katilin kim olduğunu biliyorsunuz? – Elbette biliyorum. Bugün gibi aşikâr! Mister Amarante odayı araştırmaya başladı. Bir şey bulacağını ummuyordu.

BU POZ ERKEKLER İCİN.!

Bu poz erkekler için! ► FRİKİKLERİ, özel yaşantısı ve yaptığı çarpıcı açıklamalarla hep gündemde olmayı başaran Hırvat model Nina Moric, ‘Formen Magazine’ dergisi için soyundu. Verdiği cüretkar pozlarla erkek hayranla- rını bir kez daha mest eden Hırvat güzel, “Ben kendi- mi o kadar güzel ve seksi bulmuyorum. Ancak er- kekler bana bayılıyor. Onlara güzel görünüyorsam ve heyecanlandırıyorsam, ne mutlu bana!” diyor.

YATAGIMDAKİ KADIN – 3 –

– Stall. – Doğru buraya mı çıktınız? – Evet. Sonra yavaşça: “Allah hepimizin kusurlarını affetsin?” diye mırıldandı. VVilliams adamın gözleri içine bakarak: – Mister Rider… Vahşice işlenmiş bir cinayetin karşısında bulunuyoruz ve katili arıyoruz. Bu hususta bize bir bilgi verebilir misiniz? dedi. Fakat o: – Bu kadın günahkâr öldü. Hepimiz, hepimiz günahkârız, diye mırıldandı ve koşa koşa merdivenleri indi. Avukata: – Buna ne dersiniz? diye sordum. – Ne diyeceğim. Adam zır deli, dedi. O sırada bir otomobil durdu. Doktorla komiser Beef içeri girdi. Doktor cesedi kısaca muayene edip aşağı indi. Thurston’un yanına gittik: – Zavallı dostum, dedi. Size yardım etmek için elimizden geleni yapacağız. Yalnız sizin burada oluşunuz bize mani oluyor. Ne olur sözümü dinleyin. Thurston bu emre bir çocuk gibi uyarak ayağa kalktı. Doktor bu evin dostu olduğundan uşağa dönerek: – Efendinizi odasına çıkarın ve istirahatine bakın! emrini verdi. Thurston’un bu bitkin hali bana dokunuyordu. Her zaman ne kadar

YATAGIMDAKİ KADIN – 2 –

Bir dakika sonra Mary’nin kapısı önünde idik. Alec ‘Norris bizden önce gelmişti. Fakat kapı kapalıydı. Kapıyı omuzlamaya çalıştık. VVilliams n^ığıdan ve yukarıdan tecrübe ettikten sonra: – İki taraftan sürgülü, diye söylendi. Ağır bir iskemleyi kavradığım gibi kapının üst kısmına indirdim. Tahta parçalandı. Açılan aralıktan odanın içini ve feci manzarayı gördük. Bu manzara o korkunç feryat kadar bana heyecan vermedi. Belki de böyle bir şeyi bekliyordum da ondan. Mary’nin sapsarı yüzü beyazdan ziyade kırmızıya boyanmış olan yastığının üstünde hareketsiz yatıyordu. Derhal bir cinayete kurban gittiğini anladım. İçeri girmek için kapının altını kırmak lazım geldi. Elimi içeri sokarak sürgüleri çektim. Kapının tokmağını çevirmek üzere doğrul-duğum sırada doktor beni iterek içeri daldı. O sırada Strickland’ın yanımıza gelmiş olduğunu farket-tim. Şoför Fellovvs ise yukarı kata çıkan merdivenin başında duruyordu. Nezaman gelmişlerdi? Hiç farkında değildim. Fakat ben kapıyı kırmak üzere elime iskemleyi aldığım zaman orada olmadıklarına emindim. Odaya girmek yasakmış gibi hepimiz kapının önüne toplanmış

YATAGIMDAKİ KADIN – 1 –

O gece evin havasında hiçbir gayri tabiilik yoktu. Sonradan çok düşündüm. Hiçbirimizin hareketinde şüpheyi davet edecek en ufak bir iz bulamadım. Kokteyllerimizi içerken cinayetlerden bahsetmiştik. Sonradan bu bahsi kimin ortaya atmış olduğunu bir türlü hatırlayamadım. Hafta sonları Thurston’larda toplanıldığı zaman, her çeşit mevzu münakaşa edilir. Politika, din, cinayet, sinema hatta falcılık bile. Doktor Thurston çok konuşan bir insan değildi. Fakat dinlemesini severdi. Arada bir de konuyu canlandıracak bir sual ortaya atmasını bilirdi. Gayet sade, gayet samimi, şakacı, iri yarı bir adamdı. Misafirlerine ikram etmesini pek severdi. Madam Thurs-ton’un çok zengin olduğu rivayet edilirdi. Doktor evlendikten sonra çalışmadığı halde sık sık misafir davet ediyor ve çok bolluk içinde yaşıyorlardı. Mary Thurston da çok nazikti. Yalnız pek zeki değildi. İri yarı ve sarışın bir kadındı. Pahalı elbiseler giyinir ve çok boyanırdı. Onun bizi gülümseyerek dinlediği ve bir genç kız gibi olur olmaz şeylere güldüğünü görür gibi olurum. Ufak bir kompliman onu çok

Sayfa 2 of 2 1 2