MANKEN ESCORT EMEL
Manken escort Bayanlar Emel. İsim: Emel Yaş: 25 Boy: 169 Kilo: 50 Vücut ölçüleri: 92 /60 /90 Görüşmelerimi ,avrupa yakası ve anadolu yakasın.daki istanbul Genelinde 4-5 yıldızlı oteller,de ve güvenli siteler rezisanslara.da gelmekteyim ,Kendi evim yok Sadece bilgi ve randevu almak isteyen beyler arasınlar lütfen. Tel: 0531 268 92 03
istanbul escort bayanlar
istanbul escort bayanlar Lauren kollarının sıcaklığına biraz daha sokuldu. Mırıl- danarak, “Nasıl yani?” diye sordu. “Şanslı gcccmdc miyim?” “Hayır,” diye uykulu bir şekilde yanıtladı Lauren. Nick, “Ben de öyle düşünmüştüm,” diyerek güldü. Geri çekilip Laurcn’ın uykulu suratına baktı ve üzgün bir şekilde başını salladı. “Gel hadi… Ayakta uyuyorsun.” Ko- lunu omuzlarına dolayarak onunla eve doğru yürümeye başladı. “Bay Numbers’ı sevdim,” dedi Lauren. Nick ona yandan, neşeli bir bakış attı. “Aslında adı Ma- son. Numbcrs sadece takma adı.” “O bir matematik dehası,” dedi Lauren hayranlıkla. “Ayrıca çok hoş biri. İçten ve…” “Bir bahisçi,” diyerek cümleyi tamamladı Nick. “Ne?” Lauren şaşkınlıktan neredeyse sendelemişti. Saatin geç olmasına rağmen evin tüm ışıkları yanıyor ve parti tüm heyecanıyla devam ediyordu. Nick ön kapıyı açıp gürültülü kahkahalar etraflarını sararken, “Bu insan- lar hiç uyumaz mı?” diye sordu Lauren. Gelişigüzel bir şekilde manzarayı gözden geçiren Nick, “Ellerinden gelse hiç uyumazlar,” diye yanıtladı. Hizmet- çilerden birine Lauren …
SEVGİLİYE NAMELER 3
SEVGİLİYE NAMELER 3 Leo Jogiches Litvanya’dan geliyordu. Litvanya’nın başkenti Wilno’nuıı kendine özgü bir toplum yapısı var- dı: Litvanyalılar, Polonyalılar ve Museviler, her biri zen- gin birer kültürel güç olarak Ruslaştırma karşısında zorlu bir savaş vermekteydiler – sosyalizmi ve devrimi özellikle çekici kılan bir savaştı bu. Jogiches 1867’de zengin ve ünlü bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelmiş ti. Büyükbabası Jakub’un evi Wilno aydınlarının bu- luşma yeriydi. Babası Samuel, Leo daha çok küçükken ölmüştü. Leo, annesi Zofia’yı taparcasına severdi; an- nesinin varlığı yaşamı boyunca Leo’nun en büyük güç kaynağı olacaktı. 1898’de annesi öldüğünde. Luxem- burg’a «…artık kimsem kalmadı.» diye yazacaktı; oysa kızkardeşi Emilia ile erkek kardeşleri Josef ve Pavel Rolo VVilno’da yaşamaktaydılar. Jogiches liseden ay- rılıp işçi olmuş, kendini devrime adamıştı. 1888*de ey- lemlerinden ötürü birkaç ay tutuklu kalmış, 1890’da da yurt dışına kaçmıştı. Bağımsız geliri ona dışarda ayrı- calıklı bir konum sağlıyordu: bir baskı makinesi satın alabiliyor, parti yayınlarının giderlerini ve …
SEVGİLİYE NAMELER
SEVGİLİYE NAMELER çıran sihirbaz misali, önce gücünü yitirdiğini anladı, hemen ardından Lııxemburg’u da yitirdi. Ayrılmaları kesinleştikten sonra, 1907’de, ayrı ya şamaya başladılar; ayn ama iki yabancı olarak değil Jogiches’in onu geri kazanma çabaları sonuç vermedi ıstırap girdi aralarına, hiddet girdi, ama kanbağı kop- madı. Birlikte çalışmayı sürdürdüler: gençliklerinin toplumsal devrim düşleri el değmemiş temizliklerini ko- ruyordu. Luxemburg’un yaşamında başka aşk hikâyeleri de oldu, anlamsız, küçük maceralar. Belki de Jogiches’e. ya da kendine, ispatlamaya çalıştığı bir şeyler vardı «Senin sevgine ihtiyacım yok… Onsuz da yaşayabili- rim» diye yazmıştı bir zamanlar Jogiches’e. Oysa ne o zaman, ne de daha sonra, bunu başaramadı. Yıllarca önce, bir karşılık görmemenin kızgınlığı içinde, «Seni öl- dürebilirim!»» diye haykırmıştı. Onu öldürmedi. Yaşam taklidi bir şeyi tek başına sürdürdü – 1919 Ocağında öldürülünceye kadar. Aradan iki ay geçmeden, onun ka- tillerinin izini süren Jogiches de aynı biçimde öldü rülecektiv Kadın olarak ve Musevi olarak Luxemburg ezilen iki …
“Düzgün adam”, adam mı?
“Düzgün adam”, adam mı? Eyvahlar olsun! Düzgün adam diye diye ayvayı yediği- mizin resmidir. Anneannelerin gençliğimizi tükettiği yetmiyormuş gibi, pırtladı pırtladı şimdi de Internet’te “www.duzguna- dam.com.” pırtladı. Buyurup buradan yakalım dedik, siteye kaynadık tabii. Bakın siz şu düzgün adamın tarifine. Iyyy, tüylerim şim- diden diken diken valla. Anneanne top3, düzgün adam tanımında kafadan liste başı; geleceği parlak iş, hava atılası bir eğitim ve dolgun cüzdan. Peşinden iyi otomobil (yani cip), düzgün fizik, marka ve moda kılıklar, temiz ve bakımlı olmak, haftada bir saç tıra- şı (diş ipi yoksa kavga ederiz), sporcu, sosyal, hayvanları seven, Latin, klasik ve jazz başta olmak üzere geniş bir mü- zik yelpazesine sahip (Sezen Cumhur Önal gibi), üstüne bir de salsa, samba, tango kıvırtmakta kusur etmeyen (Tolga- han gibi), iyi seks yapan; o da yetmiyor, aldatmayan falan da filan… Hazır ayaktayken üç su yerleri silip ütü de yapsın bari. Bu ne be? Paket güzel de, içi …
sana geldim
sana geldım, “Hazır olacağız.” Telefonu kapattıktan sonra arkama yaslanıp bir nefes ver- dim; sıcak bir banyoya ve bir orgazma ihtiyacım vardı. Gide- on Cross, onu düşünerek mastürbasyon yaptığımı bir şekil- de öğrenecek bile olsa umurumda olmazdı artık. Cinsel açı- dan tatminsiz olmak duruşumu zayıflatıyordu ve onun böy- le bir sıkıntısının olmayacağını biliyordum. Daha günün so- nu gelmeden alternatif bir önceden onaylanmış girinti bula- cağından emindim. Yürüyüş ayakkabılarımı giymek için topuklularımı çıka- rırken telefon tekrar çaldı. Annemi uzun süre oyalamak ko- lay değildi. Konuşmamız bittiğinden beri geçen beş dakika, tam da onun cep telefonu konusunu halletmediğimizi fark et- mesi için gereken süreydi. Bir kez daha, telefonu duymazdan gelmeyi geçirdim aklımdan ama günün pisliklerini eve taşı- mak da istemiyordum. Her zamanki gibi yanıtladım telefonu ama sesimde her za- manki coşku yoktu. “Hâlâ seni düşünüyorum.” Cross’un sesinin kadife hırıltısı beni öyle bir rahatlama hissine boğdu ki, aslında onu tekrar duymayı ummakta oldu- ğumu …
muzlu pasta 9
muzlu pasta 9 EYVAH! GEÇ KALIYORUM! “Hayatı seviyor musun? öyleyse zamanını israf etme, çünkü hayatın yapıldığı madde zamandır.” Benjamin Franklin Bu paniğin en bilinen belirtilerinden biri “Bu ilişki nereye gidiyor?” sendromudur. Bir ilişki sürdükçe sürüyor ve ufukta evlilik görünmüyorsa, o zaman durup bir düşünmelidir, iliş- kinin sonu bir yere varmayacaksa, vakit kaybetmemelidir. İşte bu psikolojiyle güzelim ilişkiler bir çırpıda bitirilir. İçimizde, “Sonu nereye varırsa varır. Mühim olan yaşanı- lan güzel anlardır.” deme cesaretini gösterebilen aslan yürek- lilerin sayısı pek azdır. Öylesine şartlandırılmışız ki. Çocukluk günlerimizden beri, oyuncak olarak elimize hep bebekler, plastik çay-kahve fincanları, küçük ocaklar, tencere- ler filan verilmiş. Bebeklerimizi pışpışlamış, altlarını temizle- miş, saçlarını taramış-örmüş, onlara kıyafetler dikmişiz. Haya- li misafirlerimize görünmez yemekler pişirip boş tabaklarda ikram etmişiz. Gelecekte üstleneceğimiz “anne”lik rolüne daha o zaman- dan, böylece hazırlanırmışız. Gelecekte izleyeceğimiz yol, yani evlenip çoluk çocuğa ka- rışmamız gerektiği, bilinçaltımıza böylece işlenirmiş. Kafalarımızın içinde bu kayıtlarla yaşarken, toplumda ya- …
muzlu pasta 8
muzlu pasta 8 Neleri Dert Ediniriz? — Ben ona “Aşkım” yazdım, o bana cevabında “Canım” dedi. Acaba çok mu anlam yükledim? Aynı şeyleri hissetmi- yor muyuz? Belki de hissetmiyoruz ve beni frenlemek isti- yor… — Nereden çıkarıyorsun bunları canım yaaa… Belki işte başı çok kalabalıktı ve bir çırpıda yazdı… Bence boşuna endi- şeleniyorsun… Hem zaten erkekler bizim kadar duygu yüklü olamıyorlar, canım-cicim yapamıyorlar ki… — Ama bak bitirirken ben ona “Muckssssssssssss” yazmış- tım, o bana “Öptüm” demiş…. Yok yok, beni sevmiyor gali- ba… Üffffff… Daha Daha Neler Konuşuruz? — İlk g-sfringimi 96 yılında giymiştim. — 96 mı? O zamanlar g-string var mıydı ki? Ben sanıyorum 99’da filan giydim… — Vardı vardı ama yeni çıkmıştı. Öyle çok yaygın değildi. Nasıl rahat ettim, anlatamam. — Ay gerçekten çok rahatlar. Şimdi eski tipler bana baba- anne çamaşırı gibi geliyor. Giyenleri resmen küçümsüyorum! — Sen her gün mü giyiyorsun? Ben periyodik günlerde ra- hat …
muzlu pasta 6-
muzlu pasta 6- Neleri Dert Ediniriz? — Ben ona “Aşkım” yazdım, o bana cevabında “Canım” dedi. Acaba çok mu anlam yükledim? Aynı şeyleri hissetmi- yor muyuz? Belki de hissetmiyoruz ve beni frenlemek isti- yor… — Nereden çıkarıyorsun bunları canım yaaa… Belki işte başı çok kalabalıktı ve bir çırpıda yazdı… Bence boşuna endi- şeleniyorsun… Hem zaten erkekler bizim kadar duygu yüklü olamıyorlar, canım-cicim yapamıyorlar ki… — Ama bak bitirirken ben ona “Muckssssssssssss” yazmış- tım, o bana “Öptüm” demiş…. Yok yok, beni sevmiyor gali- ba… Üffffff… Daha Daha Neler Konuşuruz? — İlk g-sfringimi 96 yılında giymiştim. — 96 mı? O zamanlar g-string var mıydı ki? Ben sanıyorum 99’da filan giydim… — Vardı vardı ama yeni çıkmıştı. Öyle çok yaygın değildi. Nasıl rahat ettim, anlatamam. — Ay gerçekten çok rahatlar. Şimdi eski tipler bana baba- anne çamaşırı gibi geliyor. Giyenleri resmen küçümsüyorum! — Sen her gün mü giyiyorsun? Ben periyodik günlerde ra- hat …
AŞKIN EVRELERİ
AŞKIN EVRELERİ Kime nerede, ne zaman ÂŞIK olacağımızı bilemeyiz. Böyle bir bilinç olsaydı aşk raflarda kalırdı, aranılan ve ar- zulanan olmazdı. Kimin evladı olduğumuz, hangi kültürde yetiştiğimiz, genetik kodlarımız ve karakter özelliklerimiz kime âşık olacağımızı belirleyen unsurlardır. Bu yüzden her karşımıza çıkana ÂŞIK olamayız. Aslında bir aydınlanma olan aşk, yıllarca kirlenen zihni- mizin aynı zamanda da ilacı oluyor. Gerçek AŞK insanı ken- di gerçekliğine götürüyor. Aşkın olmadığı zamanlarda insan sadece kendini ayakta tutacak şeylerin anlamlarını bilirken âşık olduğu zaman ilişkisi olduğu olmadığı onun için anlam ifade ediyor. İşte yaşamın tadı dediğimiz şey buradan geliyor. Birçok dinde, birçok dilde tüm âlimler Aşk’ı dizeliyor, resmediyor. Çünkü her ülke tarihsel aktarımında Aşk’ları, savaşları daha yoğun kullanıyor. Savaşın olduğu her yerde AŞK; AŞK’ın olduğu her yerde savaş oluyor. Beyin nasıl tam çözülemediyse AŞK da yüzde yüz bilinemiyor. Birçok başarı aşkla doğup bir çok hastalık aşkla iyileşebiliyor. Düşünsenize, âşık olan âşık olduğunun her noktasında hayat …