GÜNLER NASIL GEÇİYOR

    Model Detayları

    • Kayıt Tarih: 21 Mayıs 2013 9:45:52
    • Bitiş Tarihi: Bu ilanin süresi doldu

    Model Açıklaması

    GÜNLER NASIL GEÇİYOR?
    “Tek bir başarı vardır.
    O da istediğiniz şekilde yaşamaktır.”
    Christopher Morley
    Haftanın en favori günü Cuma…
    Çünkü hem akşamında cazip bir program yapma ihtimali
    var, hem de arkasından gelecek upuzuuun bir hafta sonu tati-
    li…
    En bedbaht gün de pazartesi tabii…
    Neyse ki ben -işimi acayip çok sevdiğim için- pazartesi send-
    romunu neredeyse hiç yaşamadığımı söyleyebilirim. Benim işe
    dönüş sendromum daha çok uzun tatillerin bitişinde oluyor.
    Daha ofisimin bulunduğu koridora adımımı attığım anda
    gözlerimi kırpıştırmak zorunda kalıyorum. Işıklandırma, halı-
    nın rengi, duvarlar… Sanki hem hatırladığım hem de hatırla-
    madığım bir yere gelmiş gibiyim. Çok garip bir his, ne oldu-
    ğunu tam çözebilmiş değilim.
    *
    Günler genelde sabah yataktan kalkmak için debelenmek-
    le başlar. “Beş dakika daha, beş dakika daha” derken işe kılpa-
    yı yetişilir.
    İşe şöyle yarım saat öncesinde gidenlerimiz oluyor mu?
    Erkeklerde rastlıyorum da, bizde çok az.
    Genelde makyaj ve kahvaltı işyerine bırakılır.
    İşyerindeki bayanlar tuvaleti, sabahlan makyaj yapanlar-
    dan tıklım tıkış olur. Kimisi daha masasına gitmeden, elinde
    çantaları, torbalarıyla soluğu tuvalette alır. Tabii bu yüzden de
    ”    30 Mumlu Pasta
    Ben pek makyaj meraklısı olmadığım için bu işkenceden
    yırtıyorum. Tercihim rujumu arabada, ana caddeye çıkmadan
    önceki ışıklarda sürmek. Hatta o gün toplantım varsa, hızımı
    alamayıp, yol boyunca rimel ve allıkla makyaj operasyonuma1
    devam ediyorum.
    *
    Kahvaltı faslı küçük bir sandviç, poğaça veya tostla ge’ıne'”
    de bilgisayar karşısında geçiştirilir.
    Tüm gün, o toplantı senin bu toplantı benim, koşturarak
    geçer. Masaya ulaşılabilen zamanlarda e-maifler ve arayanlar
    cevaplandırılmaya çalışılır. Bunların arasında, hazırla/Jnıası
    gereken raporlar, prezantasyonlar, fiyat analizleri vesaireyi is-
    tenen zamana yetiştirmekle uğraşılır.
    Tabii tüm bu işler arasında herkeste büyük bir geyik yap-
    ına potansiyeli vardır.
    —    Eteğin çok güzel.
    —    Ay öyle mi? Çok sagol… Yeni aldım.
    —    Ben de böyle diz boyunda bir etek arıyorum, bakmadı-
    ğım yer kalmadı. Etekler çok kısa bu yıl…
    —    İşte de o kadar kısa etek giyilmiyor ki. Ben de sezon ba-
    şından beri haldır haldır tüm mağazaları dolaştım. Geçen haf-
    ta Zara’da buldum.
    —    Zara’dan mı aldın? E ben baktım Zara’ya, hiç kendime
    uygun bir şey göremedim.
    —    Aslında bu da benim kaçıncı gidişim. Sezon başında bir-
    kaç kere bakınmıştım. Beğendiğim tek bir parça bile yoktu. Bu
    son gidişte, günümdeydim herhalde ki tam dört tane etek aldım!
    —    Aaa… Ben de bir bakayım o zaman…
    Banu özdcmir    25
    —    Gerçi şimdi ucuzluk başladı, pek bir şey bulabileceğini
    sanmam.
    —    Haklısın… İnsanlar deli gibi saldırıyorlar, bir tek büyük
    bedenler kalıyor.
    —    Fiyatlar da çok uygundu, yüzde elli indirim yapmışlar,
    aklında olsun…
    —    Ay öyle mi? Kesin ben de bakayım.
    İki kişi, örneğin bir printer veya masa başında, kazara bir
    araya geldiğinde yanlarına hemen bir üçüncü, bir dördüncü
    de damlayıverir.
    Bir muhabbet alır başını yürür…
    Tâ ki içlerinden bir tanesi -işten kaytarmış olmanın verdi=
    gi suçluluk duygusuyla belki de- sanki kuvvetli bir zamkla ya-
    pışmış olduğu bu gruptan güçlükle ayrılır.
    -Uhhh… Hadi artık…
    Gruptan birinin dudaklarından bu sihirli üç kelimenin dö-
    külmesiyle birlikte -ki hep birlikte girilmiş olan bu gafletten
    çıkmanın başka da bir yolu yoktur- herkes çil yavrusu gibi et-
    rafa dağılır ve masalarının başına döner.
    İşyerinde günler üç aşağı beş yukarı böyle geçer.
    İşyerinde hayat hep aynıdır.
    Sadece değişen rakamlar, projeler ve o ara sıkça görüşülen
    şirket içi-şirket dışı isimlerdir.
    ” *Programlar genelde daha cuma akşamından başlar. Ne ya-
    pılacağı belirsiz bir hafta sonu kapıdaysa ruh halleri bulanır.
    Belirsizliği kimse sevmez.
    Böyle bir hafta sonu kapıdaysa cuma akşamları evde P.T.T.
    (Pijama-Terlik-Televizyon) yapılarak geçiştirilir. Ehh ne de
    olsa tüm hafta çok yorulunmuştur; dinlenmek de lazımdır,
    miskinlik de lazımdır… Böyle de teselli olunur.
    Cumartesi gündüzleri genelde yapılması gereken işlerle ge-
    çer. Hafta içi vakit bulunamamış, yapılmazsa olmaz işler…
    Listenin başında da elbette kuaför vardır.
    Fön çekilmeli, manikür-pedikür yapılmalı, fazla tüylerden
    kurtulunmalıdır.
    Bir masaj da hiç fena olmaz değil mi?
    Cumartesi akşamları haftanın en bakımlı günleridir. En şık
    kıyafetler, özellikle gardıroba yeni katılanlar ilk bu akşamlar-
    da giyilir.
    Programlar da fikstir; ya sinema-konser-ıiyatro, ya cafe-
    bar, en kötü ihtimalle ev muhabbetleridir.
    Ama bir de sevgiliniz varsaaa!
    İşte o zaman cumartesi akşamlarının keyfi daha bir başka-
    dır. Bir sevgiliyle P.T.T. yapmak bile tüm programlar içinde
    en favori olanıdır.
    *
    Pazar günlerinin garip bir hüznü vardır sanki…
    Verimsiz bir gündür pazar. Yemek düzensizdir. Uykudan
    kalkış saati, o günün nasıl değerlendirileceği belirsizdir.
    Zaten akşam da çabucak olur, akşamları uzatmak içten gel-
    mez.
    Belki bu hüznün sebebi ertesi gün işe gidilecek olmasıdır!

    İlan ID: 506050cb6c04800

      

    Bir Cevap Bırakın

    Yorum yazmak için giriş yapmalısınız.